İlk soruya elbette ki derhal cevap verilebilir. İkinci sorunun cevabı doğumevleri ve doktorlar bebeği tartmak için yeni çevresine tam anlamıyla uymasını beklerler.
Eğer çocuk pek ufaksa (erken doğmuşsa) bir iki gün sonra tartılması adettendir.
Vaktinde doğan bebekler ortalama 300 kg. gelirler; oğlanlar kızlardan 100 gram kadar daha ağırdırlar.
Tam sağlıklı bir yeni doğanın kilosu 2500 ile 5000 gram arasında oynayabilir, bebek 2500 gramdan az çekiyorsa vaktinden önce doğmuş demektir (prematüre).
Memelere süt gelinceye kadar geçen birkaç günlük süre içinde bebek, ağırlığının yaklaşık olarak % 7 sini kaybeder; 3300 gram gelen bir bebek için bu kayıp 230 gram kadardır.
Kilodan düşüş her ne kadar normal olup sonradan kısa zamanda arayı kapatmak mümkünse de, bazı doktorlar bu 3 gün içindeki kaybı karşılamak amacıyla bebeğe şekerli su ya da herhangi başka bir sıvı verirler.
Çoğu bebekler bu ağırlık kaybını çabucak kapatır ve 10 - 12 gün içinde doğdukları zaman ki ağırlıklarını yeniden bulurlar.
Vaktinden önce doğanlar dışında, bütün bebekler doğumevinde kaldıkları sürece her gün tartılırlar. Bebeğin her emişte ne kadar süt aldığını öğrenmek gerekiyorsa memeden önce ve sonra tartılması doğru olacaktır.
Yeni Bebeğin Boyu
Yeni doğan bebek ortalama 50 santimetre boyundadır; oğlanlar kızlara oranla biraz daha uzuncadırlar.
Yeni Bebeğin Vücudunun Biçimi
Yeni doğan bir çocuk hiç bir zaman yetişkin insanın ufak bir örneği değildir; aksine yetişkinlerden çok farklı, bambaşka bir yaratıktır.
Başı çok büyük olup, bütün vücudun dörtte birini kapsar, karnı da hayli şiştir. Göğsü dar, kol ve bacakları sıskadır. Bacakları o kadar eğridir ki, ayak tabanları birbirine bakar (birkaç yıl içinde tamamen doğrulacaklardır).
Boynu, çok yağlı olduğundan, kısacık görünür. Başı birçok ana babayı telaşlandıracak kadar biçimsizdir, hatta sağ ya da sol tarafında yarım küre biçiminde bir şişkinlik bulunabilir.
Başın bu biçimsiz şekli doğum sırasında havsala kemiği ve dölyolundan geçerken uğradığı basınç yüzündendir. Bu durum geçici olup, 1-2 hafta içinde tümüyle ortadan kaybolur.
Başın büyüklüğü ve boyun kaslarının zayıf olması nedeniyle bebek başını dik tutamaz. Üç aylık olana kadar çocuğun başı her zaman desteklenmeli, enseden tutulmalıdır.
Başı meydana getiren kemikler birbiriyle kaynaşmamıştır; aralıkları yumuşak bir zarla kaplıdır. Bu aralıklardan bir tanesi parmak ile hissedilecek kadar geniş olup, baklava biçimindedir ve alnın hemen üstündedir (doktorlar buna fontanel, halk bıngıldak der).
Bıngıldağı çevreleyen kemikler zamanla birbirine kavuşur ve bıngıldak kapanır. Bunun için bebeğin yaklaşık olarak 18 aylık olması gerekir.
Yeni Bebeğin Derisi
Derinin rengi pembeden kiremit kırmızısına kadar değişebilir, Yüzde, özellikleri burun çevresinde, gözle görülebilen ufak beyaz benekler vardır.
Bunlar önemli olmayıp, kısa zamanda kaybolurlar. Ter bezleri doğumdan bir ay sonrasına kadar faaliyette bulunmaz. Bu durum, yerinde bir tedbir olup, vücudun su ve ısı kaybını engellemeye yaramaktadır.
Doğumdan 3-4 gün sonra deri sarımtırak bir renk alabilir. Yeni doğanda bu sarılığa sık rastlanır ve bebeğin yeni çevresine alışması sırasında meydana gelen tabii bir olay kabul edilmelidir. 7 ile 10. günler arasında kaybolur.
Yeni doğanın cildinin pek hassas olduğunu, apış arası ve diğer yerlerde pişikler ve kızartıların çok sık görüldüğünü ayrıca belirtmek gerekmez.
Genellikle önemsiz olmakla birlikte, erkenden doktora haber vermek doğru olur. Erken tedavi, bilindiği gibi her zaman iyileşmeyi çabuklaştırır.
Yeni Bebeğin Saçları
Doğumda bebeğin kafası az ya da çok ince, ipek gibi yumuşak ve çoğunlukla siyah saçlarla kaplıdır. İkinci hafta başına doğru bu saçlar dökülmeye başlar ve baş hemen hemen saçsız kalır. Yavaş yavaş daha kalın ve açık renkli yeni saçlar sürmeye başlar. Doğumdaki saçların rengi ilerideki saç rengi hakkında pek fikir vermez.
Yeni Bebeğin Tırnakları
El ve ayak parmaklarının tırnaklan tam gelişmiştir. El parmaklarının tırnakları genellikle parmak uçlarını aştığından, bebek, yüzünü tırmalamasın diye hemşire bunları erkenden keser. Bu işlem için en uygun zaman, çocuğun uyuduğu sıralardır.
Yeni Bebeğin Gözleri ve Kulakları
Yeni doğanın gözleri birçok bakımdan özellikler taşır. Kaşlar ve kirpikler ancak seçilebilecek kadar kısa, ince ve seyrektir.
Gözyaşını yapan bezler daha çalışmaya başlamadığından bu dönemde gözyaşı yoktur. Bebek ne kadar şiddetli ağlarsa ağlasın daha birçok haftalar gözleri kuru kalır.
İkinci ayın sonunda bezler faaliyete geçince, kaybedilen zamanı telafi etmek istercesine gözyaşı dökecektir bebek.
Bütün yeni doğanların gözlerinin bir özelliği de, düzenli çalışma yeteneğinden yoksun oluşlarıdır. Gerçekten de çocuğun gözleri sık sık bir yana kayar ve anne, çocuğun şaşı olacağı korkusuna kapılır.
Dölyatağı içindeyken göz kasları çalışmaya fırsat bulamadıklarından zayıf kalmışlardır. Zamanla ve
çalıştıkça güçleneceklerdir. Şaşılık söz konusu değildir.
Doğumdan hemen sonra çocuk ışığı seçer, fakat görüp görmediği konusunda fazla bir şey bilmemekteyiz.
Duyma hissi doğumdan kısa zaman sonra ortaya çıkar, bebek ilk haftadan başlamak üzere gürültüye tepki gösterir.
Yeni Bebeğin Memeleri
İster erkek, ister kız olsun, yeni doğanın ilk hafta boyunca memeleri genellikle şişkin ve serttir, Hatta meme başından birazcık süt bile gelir. Ortaçağda "şeytan sütü" denen bu maddenin inanılmaz onarıcı bir gücü olduğu sanılırdı.
Memelerin böyle şişmeleri ve süt salgılamaları olayı gebelik sırasında annenin memelerini geliştiren hormonların plasenta yolu ile çocuğa geçerek onunkileri de etkilemeleriyle açıklanmaktadır. Bu olay doğumdan" bir hafta kadar sonra kaybolur,
Yeni Bebekte Yalancı Adet
Yeni doğan 20 kız bebekten birinde yalancı adet görülebilir. Bu olay, çocuğun bezlerinde bir iki gün devam eden, ufak bir kan lekesi halinde kendini gösterir.
Sebebi yine plasentadan geçen bir maddedir (bu, annenin dölyatağını gebeliğe hazırlayan ve çocuğun yatağını geliştiren kısmı yapan maddedir) ve olay, çocuğun bu yoldan etkilenmesiyle açıklanmaktadır.
Gebelik boyunca bu madde kız bebeğin döl yatağının zarını da kalınlaştırmıştır. Çocuk doğar doğmaz, anneden gelen bu maddenin arkası birdenbire kesildiğinden bebeğin döl yatağı zarı beslenemez olur ve parçalanarak dökülür ve sonuç, görülen ufak kanamadır.
Yeni Bebeğin Göbek Kordonu
Göbek kordonu, damarlan çevreleyen pelte gibi bir maddeden oluştuğundan hava ile temas edince kurumaya başlar.
Doğumdan hemen sonra doktor kordonu göbekten 3-4 santimetre uzaktan keserek bağlamıştır. Çocuğa bağlı kalan bu kısım doğumdan iki üç gün sonra büzüşmeye başlar ve birinci haftanın sonunda siyah, kuru, ince bir sicim halini alır.
Bu kalıntının düşme zamanı değişiktir; daha yedinci günde düşebildiği gibi, 16-18 gün düşmeden kalabilir de. Genellikle 10 ila 12. günlerde düşer.
Göbek kordonunun düşmesi ender olarak bir sorun haline gelir. Yine de doğumevini terk ederken çocuğun göbeği hala düşmemişse, doktor ya da hemşire gerekli bakım konusunda anneye bilgi vereceklerdir.
Yeni Bebeğin Kakası
İlk iki üç gün çocuğun kakası katran kıvamında, siyaha çalar yeşil renkli, (mekoniyom) denen bir maddeden ibarettir. Bu, daha doğumdan önce bebeğin barsak1annda birikmiş bir takım artık maddelerinden oluşur.
3. günden sonra kakanın rengi açılır ve kısa zamanda altın sarısı bir renk alıp peltemsi bir kıvama dönüşür. Hayatının ilk ayında bebek günde 1 ila 4 defa kaka yapar.
Sünnet
Tarihte bilinen en eski iki cerrahi müdahale yeni doğanlara uygulanmıştır. Bunlardan birincisi göbek kordonunun kesilip bağlanması, ikincisi de sünnettir. Konuyu tıbbi yönden ele alırsak, iki düşünce tarzının bulunduğunu görürüz.
Bazı doktorlar bütün yeni doğanların (tabii oğlanların) sünnet edilmelerini tavsiye ederler. Böylece hem sağlık bakımından, hem de temizlik yönünden çok daha emin ve rahat olunacağı fikrindedirler.
Bazı doktorlar ise, erkeklik organını örten derinin ağzının dar olduğu ve kolaylıkla sıyrılıp açılamadığı durumlarda sünneti ön görmektedirler. Bu konuda doktorunuz size gerekli aydınlatmayı arzunuz üzere yapacaktır.
Yeni doğanın ağrı duymaması, yaranın çok çabuk kapanması yönünden ameliyatı bu işi bilen bir kimse tarafından yapıldığı takdirde en ufak bir arızaya yol açmayan basit bir işlemdir. Müslümanlıkta sünnetin daha ileri bir yaşta yapılması adettir.
Yeni Bebeğin Uykusu
İlk iki haftada bebek günün hemen hemen 20 ila 22 saatini uyuyarak geçirir. Gerçekten de bu dönemde hayatta sanki iki gayesi vardır; uyumak ve meme emmek.
İçgüdüsel emme refleksi olağanüstü güçlüdür. Bebek doğumdan hemen birkaç dakika sonra ağzına verilen herhangi bir şeyi emmeye çalışır.